Baş Dönmesi ve Dengesizlik (VERTIGO)

Baş Dönmesi ve Dengesizlik (VERTIGO)

Baş dönmesi ve dengesizlik (denge kaybı) birbirinden farklı iki kavram olmakla birlikte, çoğunlukla farklı organlardaki rahatsızlıklarla bağlantılı şekilde meydana gelirler. Vertigo, Latince kökenli bir kelime olup “dönmek” anlamına gelir ve baş dönmesini ifade etmek için kullanılır. Aynı zamanda hem çevrenin hem de kişinin kendisinin dönmesini tarif eder. Vertigo büyük oranda iç kulak hastalıklarının sebep olduğu bir durumdur. Dizziness kavramı ise, ayakların altındaki zeminin kayması, sarhoşumsu bir ruh hali, dengesizlik hissi ve tabiri yerindeyse teknedeymiş hissiyatı ile bağlantılıdır. Dizziness; hormonal hastalıklar, beyin hastalıkları ya da boyun rahatsızlıkları gibi durumlara bağlı olarak kendini belli eder. Vertigo’da ise, bunların yanı sıra genellikle kusma ve bulantı da mevcuttur.

Denge Nasıl Sağlanır:

Denge sağlamak çok fazla organa bağlı olan, son derece karmaşık ve hala tam olarak çözülememiş bir durumdur. Denge kurmada pay sahibi olan en önemli organlardan başlıcaları; beyin, omurilik, iç kulak (labirent), gözler, eklem ve kaslar olmaktadır. Bu organları olumsuz etkileyen herhangi bir rahatsızlık, baş dönmesi ile birlikte diğer belirtilerin de ortaya çıkmasına yol açabilir.  Bu sebeple, vücudun pek çok organının etkin rol oynadığı baş dönmesini, tek bir branş uzmanının değerlendirmesi çoğunlukla yeterli olmaz. İlk aşamada genellikle KBB (Kulak – Burun - Boğaz) ve Nöroloji hekimleri muayene etse de hastanın dahiliye, fizyoterapi ve göz hastalıkları bölümlerinde de muayene olması gerekebilir.

Belirtiler Nelerdir?

Baş dönmesinin niteliği, her hastada farklı gelişir. Rahatsızlık hisseden kişiler: “Her yer dönüyor”, “Ayağımın altından yerin çekildiğini hissediyorum”, “Yana doğru kayıyorum”, “Kafamın içi boşalmış gibi oluyor” ya da “Gözlerim bir anda kararıyor” şeklinde çeşitli şikayetlerden yakınır. Deneyimlenen tüm bu belirtilere ise baş dönmesi denir. Baş dönmesi sıkıntısı yaşayan hastalarda, dönmenin kaynağına bağlı olarak başka belirtiler de görülür. Örneğin kulak ile bağlantılı baş dönmelerinde; kulak çınlaması, işitme kaybı, kulakta basınç hissi, bulantı ve kusma, gözlerde anormal hareketler (nistagmus) ve kulak akıntıları saptanabilir. Nörolojik kaynaklı baş dönmelerinde ise; baş ağrısı, çeşitli bölgelerde uyuşma ve felç ve de göz hareketlerinde anormallikler meydana gelebilir. Her ne kadar baş dönmesi ile bağlantılı şikayetler değişkenlik gösterse de bir çok hastada yalnızca baş dönmesi mevcuttur.

Baş Dönmesi ve Dengesizlik Hissine Yol Açan Başlıca Hastalıklar

  1. Kulak Kaynaklı Nedenler

Tüm gerçek vertigoların %70’inin kaynağı kulaktır. Meniere hastalığı, akıntılı kronik kulak hastalıkları, pozisyonel vertigo, işitme kaybına bağlı kulak rahatsızlıkları, vücudun denge sinirini etkilemiş olan viral enfeksiyona bağlı kulak hastalıkları ya da ileri derece damar tıkanıklığı neticesinde oluşabilen iç kulağa daha az kan iletilmesi durumu ve hatta iç kulaktaki zarların hiçbir nedene bağlı olmaksızın yırtılması gibi nedenler dolayısıyla vertigo atakları oluşabilir.

  1. Travmalar

İç kulağı zedeleyen kafatası kırığı sonrasında yoğun derecede kısıtlayıcı bir vertigo meydana gelebilir ve bununla beraber bulantı ve kusma da oluşabilir. Bu durumda hasta başını çok az oynatsa dahi, baş dönmesi atağı geçirebilir. Mevcut durumun düzelmesi ise haftaları ve hatta ayları bulabilir. Söz konusu durum üzerinden yıllar geçse dahi, kimi zaman, pozisyon değişikliklerinde birkaç saniyelik yoğun baş dönmeleri ile karşılaşılabilir.

  1. Enfeksiyon

Şiddetli gribal enfeksiyonlar sonrasında kulak ile bağlantılı baş dönmeleri oluşabilir. Beyin zarının iltihaplanmasına neden olan daha ciddi enfeksiyon durumlarında ise bulantı ve kusma ile giden denge kayıpları meydana gelebilir.

  1. Nörolojik Hastalıklar

Sifilis, Multipl Skleroz, Parkinson ya da çeşitli beyin tümörleri gibi hastalıklar, sinir sistemine etki ederek, dengenin bozulmasına sebep olur.

  1. Alerjik Reaksiyonlar

Alerjik bünyeye sahi olan kişiler, özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında polen ya da diğer alerjik etmenlerden kaynaklı vertigo atakları geçirebilirler. Bu hastaların tedavisinde, alerjik kişiye antihistaminikler vermek yeterlidir.

  1. Servikal Nedenler

Her ne kadar, baş dönmelerinin pozisyonel olanları başta olmak üzere büyük bir kısmının boyun ile bağlantılı olduğu düşünülse de ileri boyun fıtıkları dışında, boyun sorunları baş dönmesi yapmazlar. Bu noktada, “Denge sistemi ile ilgili rahatsızlıkların hangi organdan kaynaklandığını anlamak için ne yapmalıyız?” sorusu kendini gösterir. Baş dönmesi ya da denge bozulmasına yönelik bir durum ilk olarak, tıbbi ekip çalışmasını gerektirir. Hastalık birkaç organ ile bağlantılı olduğunda, sağlık kuruluşlarındaki çeşitli teknolojik aletlerden yararlanılarak sorunun kaynağını bulmak ve probleme dair tanı koymak mümkündür. Odyometrik testler, Elektronistagmografi, Elektrokoklegrafi, Elektroensefalografi, Elektromyografi ve Kompüterize Dinamik Posturografi gibi yöntemler bu anlamda oldukça efektiftir. Neden belirlendikten ve tanı konulduktan sonra, sebebe bağlı tedaviye geçilir.

Baş dönmesini azaltmak adına bazı önlemler almak mümkün olmakla birlikte, bunlar da hastalığın kaynağına bağlı olarak değişkenlik gösterir. Söz gelimi, Meniere hastası bireyler alkolden, kafeinden, stresli ortamlardan, aşırı tuzlu gıdalardan kaçınmalı; Bening Paroksismal Pozisyonel Vertigo (BPPV) olan hastalar ani baş döndürücü yerlerden (yüksek balkon ve uçurum kenarı gibi) uzak durmalıdır. En çok özen gösterilmesi gereken konu ise araba kullanmak başta olmak üzere tehlikeye açık kapı bırakan veya dikkat gerektiren iş ve eylemleri yapmamak gerektiğidir.

Muayene Süreci Nasıl İşler?

Baş dönmesi, iç kulak kaynaklı ise, standart kulak muayenesinde bir probleme rastlanmaz. Orta kulak iltihaplarının iç kulağı etkilemesi durumuna bağlı baş dönmesi var ise, genellikle kulak zarında delik ya da orta kulak iltihaplanması teşhis edilir. Hastalarda anormal göz hareketleri saptanabilir ve göz hareketlerin yönü, rahatsızlığın hangi kulaktan kaynaklandığı konusunda bilgi ve ipuçları verebilir. Baş dönmesi gözle görülen bir sorun olmadığı için, mümkün olduğunca fazla bilgi edinmek önemlidir. Bu anlamda hekiminiz sizi hem ayakta hem oturtarak ve hem de yürüterek çeşitli testlere tabi tutar.

Ne tür Tetkikler Yapılır?

Baş dönmesi sorununa yönelik hangi tetkiklerin yapılacağına, muayene sonrası elde edilen veriler kaynaklık eder. Şayet baş dönmesinin kaynağı kulak ile bağlantılı çıkmazsa hekim, hastayı diğer branşlara sevk edecektir. Fakat bu süreçte karar verirken genellikle birtakım tetkikler yapılabilir. Söz konusu tetkiklerin en yaygın biçimde kullanılanlarından bir tanesi, işitme ve iç kulak fonksiyonları hakkında enformasyon sağlayan Odiometri Testidir. Bunun dışında yine kulakla ilgili; normal filmler, manyetik resonans (MR) ya da bilgisayarlı tomografi gibi tetkiki testler yapılabilir. Testlerin yanında duruma bağlı olarak çeşitli kan tahlilleri de istenebilir. Bu noktada eklemek gerekir ki, MR veya bilgisayarlı tomografi ile birçok kulak hastalığı görülmeyebilmektedir. Bu ve benzeri testler, tümör gibi daha ciddi problemleri ekarte etmek için uygulanır.

Tedavi Süreci Nasıldır?

Tedavi sürecinin ilk basamağı hastalığın sebebini bulmaktır. Baş dönmesi, başlı başına bir hastalık olmaktan ziyade, başka bir hastalığın belirtisi olduğu için, ilk olarak sebebi bulmaya yönelik tedavi gerekir. Baş dönmelerinin çoğunda net bir sebep bulunamadığı için, çoğunlukla dönme sorunu ortadan kaldırılmaya çalışılır. Kulak kaynaklı baş dönmeleri, tümör hariç, kısa veya uzun zamanda genellikle kendiliğinden ortadan kalkar. Bunun en büyük sebebi, diğer kulağın zaman içerisinde hasta kulağın sorununu kompanse etmesidir. Bu durum 6 ay ila 1 seneye kadar uzayabilir. Pozisyonel baş dönmesi (BPPV) rahatsızlığının tedavisi, doktorun muayene masasında uyguladığı bazı hareketlerden oluşan Epley Manevrasıdır. Bu hareketlerle amaçlanan, iç kulakta yer alan bazı partiküllerin yerine oturmasını sağlamaktır. Diğer sebeplerde ise ilaç tedavisi kullanmak gerekebilir. İlaç çeşitleri değişkenlik göstermekle birlikte, temel olarak, neredeyse hepsi baş dönmesini belli oranda azaltırlar. Yoğun baş dönmesi şikâyeti olan hastalar, bazı durumlarda hastaneye yatırılır ve bu kişilere serum takviyesi yapılır. Tümörden kaynaklanan baş dönmelerinin tedavisi ise, tümörün vücuttan çıkarılmasını içeren ameliyat sürecini kapsar. Bunun yanı sıra ilaç tedavisine yanıt vermeyen Meniere hastalığında da ameliyat gerekli olabilir.

Nelere Dikkat Edilmelidir?

Baş dönmesi sorunu yaşayan hastaların, bu problemi azaltmak adına evde uygulayabileceği bazı hareketleri yapması gerekir. Bu hareketlerle ilgili detaylı bilgiyi, hekimden ya da konuya yönelik verilecek olan broşürlerden öğrenmek mümkündür.

Meniere Hastalığı

  • Hastalığın sebebi net olarak bilinemese de Meniere hastalığı, temel olarak iç kulakta bulunan sıvının ayarlanamaması ve dengelememesi ile ilgili bir rahatsızlıktır.
  • İçi sıvı dolu bir kapsülden oluşan iç kulak hem denge hem de işitme ile ilgili bir organdır. Meniere hastalığında, bu sıvının basıncı artar ve artan basınç; kulak çınlamasına, kulakta tıkanıklık hissiyatına, işitme yetisinin azalmasına ve baş dönmesine sebep olur.
  • Meniere hastalığı; kulak çınlaması, işitmede dalgalanma ve baş dönmesi durumları ile karakterize edilir. Bunlara denge kaybı, ishal, terleme, bulantı ve kusma da eşlik edebilir. Hastalığın atakları genellikle aniden başlar ve 20 dakika ila 24 saat arasında seyreder. Ataklar çoğunlukla art arda gelir. Sık sık tekrarlanan ve haftalarca sürebilen ataklarla karşılaşılabilir, normale dönüş de yine haftaları ve ayları bulabilir.
  • İşitme kaybı, işitme ile ilgili sinirlerde oluşan hasarla alakalıdır. Hastalığın ilk evresinde ataklar ile eş zamanlı olarak işitme kayıpları görülür ve sonrasında normal dönülür. Hastalığın ileriki evrelerinde, işitmeyle ilgili sinirlerin işlerliği azalır ve sürekli işitme kayıpları meydana gelir.
  • Hastalık süresince nadiren; işitme kaybı, kulak çınlaması ya da basınç sorunu olmadan yalnızca baş dönmesi görülebildiği gibi, baş dönmesi olmadan, basınç sıkıntısı, işitme kaybı ya da çınlama da görülebilir.
  • Hastalık çoğunlukla tek kulakta görülse de iki kulakta birden vuku bulması da muhtemeldir.
  • İlaç Tedavisi: Meniere hastalığına yönelik ilaç tedavisinde, ilacın temel amacı, iç kulakta oluşan sıvı basıncını azaltmaya yöneliktir. Az tuzlu yemek tüketmek ve idrar söktürücü ilaçlar kullanmakla bu durum sağlanır. Tuz, suyun vücutta kalmasına yol açtığından, hastalara tuz kısıtlaması getirilir. İdrar sökücü ilaçların da işlevi benzerdir. Bu tedavi yöntemi aylar ve hatta yıllar boyunca sürebilir. Takviye olarak, kulaktan gelen anormal uyarıların beyin tarafından dikkate alınmamasını sağlayan basınç dengeleyici ilaçlar kullanılabilir.
  • Cerrahi yöntemler: İlaç tedavilerinin başarılı olmadığı ve baş dönmelerinin şiddetli biçimde seyrettiği durumlarda cerrahi operasyonlara başvurulur. İşitmeyi korumak adına tüm imkanlar değerlendirilir. Cerrahi müdahale yöntemi, işitme kaybına bağlı olarak değişkenlik göstereceğinden, operasyon tipleri birbirinden farklıdır.
  • Cerrahi müdahaleden sonra işitmede azlık görülebilmekle birlikte, işitme kaybı çoğunlukla aynı kalır. Kulak çınlaması ise ya azalır ya da aynı kalır.
  • Baş dönmesinin seyri, doğru operasyon işlemlerinin uygulanıp uygulanmadığına bağlı olarak değişir. Bu noktada belirtmek gerekir ki, doğru operasyon yöntemi ile baş dönmesinin mükemmel şekilde tedavi edilmesi mümkündür.
  • Baş dönmesi atakları 6 ay ila 1 sene arasında sersemlik şeklinde kendini gösterebilir. Beyin ve hasta olmayan diğer kulak müdahale etmeye başlayınca bu durum da geçer.